11 Kasım 2008

küçük bir hikaye 1




uyandı ve gözlerini açtı yatağında... her zamanki gibi yine uykudan zor uyandı, bıraksa şu kahrolasıca çalar saat, daha saatlerce uyuyabilirdi... ama malesef kalkmak zorundaydı... nasıl bu hale geldiğini çok merak ediyordu... sanki bu kararı başkası vermiş gibi hissediyordu fakat kendisi vermişti... bu hayatı kendisi seçmişti...

vazgeçti bunları düşünmekten... kalkmalıydı ve üzerini giyinmeliydi... servisi kaçırırsa, işine geç kalabilirdi... mecburiyetler doğrultusunda ilerlemeye devam etti... yüzünü yıkadı bilmem kaçıncı kez... neden hergün yüzümü yıkıyorum diye düşündü yeniden... cevap bulamadı ve elbiselerini karıştırdı... yine aynı gömleği, aynı kravatı, aynı pantolonu ve ceketi giydi... diğerlerine şöyle bir bakıp geçti... sıkılmıştı aslında aynı elbiseleri giymekten ama kendini alamıyordu... diğerlerini giymek istemiyordu... halbuki dün kendine yeni bir pantolon ve gömlek almıştı... ama onları da giymeyecekti anlaşılan... onlar da diğerleri gibi dolaptaki ücra köşelerde yerlerini alacaktı...

yine kahvaltı yapmadan çıktı evden... son zamanlarda iyiden iyiye bırakmıştı kahvaltı yapmayı... belki iş yerine varınca çayla berbaber bir pohaça yerdi... iş yoğunluğundan başına kaldırabilirse tabi... son 2 yıldır ne çok çalışıyordu... gecesini gündüzüne katmıştı nerdeyse... 2 yıl önceki pozisyonuyla bugünkü pozisyonu arasında hiçbir değişiklik olmamıştı oysa... çalışmayı seviyordu ve çalıştıkça daha çok çalışıyordu, kimse ona "bu senin işin değil, artık dur" demiyordu... çevresindekilere bakıyordu ve onların ne kadar rahat olduklarını hayretle izliyordu... herkes gazetesini okuyor, kahvaltısını ediyor, belki bir iki saat işlere şöyle bir bakındıktan sonra öğleyemeği için ara veriyordu... tuhaf ve yanlış olan birşeyler vardı ama neyin yanlış olduğunu anlayamıyordu... bunu sorgulayacak ne zamanı ne de gücü vardı... tek derdi işleri yetiştirmekti...

bunları düşünürken servis geldi... araç önünde durmadan önce gözleri yine o kızı arıyordu içerde... bir an göremedi onu... basamaktan adımını atarken en arkada olduğunu gördü... çok kısa bir an içinde küçük bir sevinç hissetti... öndeki koltukların birçoğu boş olmasına rağmen, o yine de en arkaya, kızın yanına oturdu... selam vermek için baktı ona doğru... kız ise hiç oralı değildi... bunu hergün yaşıyordu ama yine de ilk kez oluyormuş gibi üzüldü... ondan hoşlanıyordu galiba... ama bunu ona söylemek bir kenara dursun, basit bir günaydın demek için bile çok büyük bir cesarete ihtiyacı vardı...

onun diğerlerinden biraz da olsun farklı olduğunu düşünüyordu... neden böyle düşündüğünü bilmiyordu, ama içinden geçenler bunlardı... hisleri böyle söylüyordu ona... daha önce kimseden bu kadar hoşlandığını hatırlamıyordu... kimseye aşık olmamıştı - çocukluk aşkını saymazsak eğer... kadınlar ile arasına hep bir mesafe koymuştu... diğer erkeklerden daha farklı bakıyordu onlara... çok rahatlıkla herşeyi konuşabiliyordu çoğuyla... ama onu genellikle anlamıyorlardı galiba... sadece anlıyor gibi bakıyorlardı... karşı cinsle arkadaş düzeyinden ileri gitmemişti hiç... bunu kendisi bilinçli bir şekilde istemiyordu... bazı yakınlaşmalar olmuştu farklı zamanlarda, fakat kendisine bir yük getireceğini düşünerek istememişti bunu... araya mesafe koyarak uzaklaştırmıştı kendisinden insanları... aslında bazen "neden de benim bir sevgilim yok!" dediğini duyuyordu iç sesinden, ama çok sürmüyordu bu istek... hemencecik vazgeçiyordu bundan... demek ki "bir başkasının varlığını ihtiyaç olarak hissetmiyorum" diyordu- ki hissetmiyordu da aslında... yalnızlığı seviyordu o!... içinde farklı karakterlere sahip bir çok kişi vardı zaten... bir de gerçek dünyada gerçek biriyle başedecek gücü yoktu... yada öyle sanıyordu... uzaktan sevmeyi seviyordu... platonik aşkları olmuştu bolca... bu şekilde kimse kimseyi üzmüyordu... kimse bir beklenti içinde olmuyordu... tamamiyle kendine vakit ayırabiliyordu... özgürdü!...

bunları düşünürken servis iş yerine varmıştı bile...

Hiç yorum yok: