8 Mayıs 2008

sevmek zamanı...




ben seni değil, senin resmini sevdim ...


...
halil: resmi verdikten sonra ben seni artık gelmez sanıyordum,meral: gelmeyecektim, gelmeyecektim, ama görüyosun ki öyle olmadı,h: iki insanın ilişkisi çok güzel birşey,

m: dostluğu aşan ilişkilerden neden kaçıyorsun?
h: bu sözünle aşık olmayı kastediyorsan, dostluğu bu dünyada hiçbir şey aşamaz,
m: o halde sen bana aşık olmaktan da öte duygular içindesin...
h: hayır. ben sana aşık değilim,
m: olmaz böyle şey! resmime aşık olman demek, beni sevmen demektir, dünden beri hep sözlerini düşündüm... sen bana aşık olduğunu söylemekten korkuyorsun,
h: olmayan birşeyi nasıl söylerim, niçin beni anlamamakta ısrar ediyorsun? ben senin resmine aşığım. işte hepsi bu kadar,
m: sen, ben yokken resmimi sevdin. işte ben varım artık, resmin aslı benim, bundan sonra ikimiz bu sevgiyi paylaşacağız. bu aşkın yarısı bana ait,
h: sen dostlukların, aşkların kolay mı kurulduğunu, kolay mı sürdürüldüğünü sanıyorsun? resminle aramda ne kadar uzun zamanlar geçti, ilk karşılaşmamızı dün gibi hatırlarım; birden bana iyilikle, sevgiyle bakan bir yüz gördüm, elbiselerim eskiydi, kirliydim, sakallarım uzamıştı, inanamadım, o insanca bakışı bir daha göremem diye bir daha resme bakmaktan korkuyordum, ikinci kere zorlukla baktım resmine, gene iyilik, gene sevgi vardı gözlerinde, nihayet değişmezi bulmuştum, resmin benim içime bakıyordu, benim kendimi görüyordu, boş evde, soğuk kış gecelerini beraber yaşadık onunla, bana hep dostlukla, iyilikle, sevgiyle baktı, çok zamanlar gidip yüzünü tutardım, gözlerini öperdim, saçlarına değdirirdim ellerimi...
m: benim bakışlarımda da sevgi var, ben de senin kendini görüyorum, resmimin yerine ben seveceğim seni, artık ben varım...
h: hayır, hayır istemiyorum seni, benim dünyama girmeye kalkma, sonra merhametsizce yıkarsın onu, resmin benim kendimden bir parça, bırak ben onu seveyim, sen sevmek isteme beni, senin ellerini tutmak istemiyorum, sonra çekersin ellerini benden, ben resmine aşığım, ölünceye kadar da onu seveceğim...

kadın boynunu büker ve susabilir yalnızca...sinemalarda (özel festivaller haricinde) hiç gösterilmemiş, tv.de bir-iki kez gösterilen bir başyapıt... aşk-sevgi-dostluk, iyi-kötü, zengin-fakir üzerine (zamanına göre) daha önce hiç kimsenin denemediği tarzda ve güçlülükte bir film... bulursanız muhakkak izleyin derim...

Hiç yorum yok: